Kad bih samo mogla ukrasti vrijeme koje je nama ukradeno.
Keşke bizden çalınan zamanı geri alabilseydik.
Nešto što je nama dugo vremena bilo uskraceno.
Çok uzun bir zamandır, inkar ettiğimiz bir şey.
Nikad nećeš podržati ili brinuti za ono što je nama važno, točno?
Ama hiç bir zaman bizi desteklemedin ve bizim neye önem verdiğimizi düşünmedin.
U par desetljeća su postigli ono za što je nama trebalo više od stoljeća.
İnsanlığın yüzyılda başarabildiğini birkaç onyılda tamamlamışlar.
On je ubio 14 ljudi koliko je nama poznato.
Bildiğimiz kadarıyla en az 14 kişiyi öldürdü.
Sve čime se bavila: glazba, matematika teoretska fizika, čak i ples sve je radila tako prirodno kao što je nama disanje.
Onun her yaptığı... Bilirsin, müzik, matematik... felsefe, hatta... hatta dans bile... Ona nefes almak gibi normal olarak gelmiş olan hiçbir şey yoktu... bizlerde olduğu gibi.
Konzule, znaš da je nama nezakonito osuditi čovjeka na smrt.
Vermeye yetkimiz olamayan cezalar var ölüme mahkum etmek gibi.
Posjedujete zalihe nečega što je nama prijeko potrebno.
Sizde çok ihtiyacımız olan materyaller var.
Ali dao ga je nama, za novu opremu, za istraživanja.
Ama ekipman alıp araştırmalar yapabilmemiz için bize verdi.
Ono što je nama nezamislivo to je da su pripadnici vlasti... postali brutalniji od onih ljudi... koji su zbog nasilničkog ponašanja završili u zatvorima.
Kabul edemediğimiz şey, bir devlet temsilcisinin tutuklanması gerektiğini düşündüğümüz o kişilerden daha şiddet eğilimli olmalarıdır.
To je samo neko mjesto koje je nama poznato... ali gdje niko ne bi pomislio da nas traži.
Başımızı sokabileceğimiz bir yer işte. Kimsenin bizi aramayacağı bir yer.
Teško je nama Božiji način shvatiti.
Tanrının yöntemleri bizi anlamamız için güçtür
Da, vi možete biti članovi Blake udruge koliko je nama poznato.
Evet, Blake birliğinin bir elemanı da olabilirsiniz.
Neke obitelji se nikada ne oporave... nama je... nama je dobro.
Bazı aileler hiç iyileşmiyor, ama biz çok iyi durumdayız.
Što si napravio u Abo gradu je stvar koja je nama bitna.
Abo Kasabasında yaptığın şey, bizim için önemli olan tek şeydir.
Pričao je nama, djeci, da ako se Wildesheer ikad vrate... to znači da slijedi nešto jako loše.
Wildesheerlar geri dönerse çok kötü bir şey olacak demektir derdi.
Netko će morati priznati da je nama bilo zeleno.
Birileri öne çıkıyor, ışığı vardı tanıklık.
Sve će mu to biti prirodno kao što je nama telefon.
ve bunu bizim telefonlaşırken anlaştığımız gibi kolaylıkla yapacak.
Jaqhanje ovamo je bilo dugo i teško i predradnik je morao kazniti mnogo ljudi, a neke i otpustiti što je nama ostalima učinilo stvari težima, posebno po ovom hladnom vremenu.
"Buraya gelirkenki yolculuğumuz uzun ve zorluydu..." "...ve ustabaşının bazılarını yola getirmesi..." "...bazılarını da işten atması gerekti..."
Važno je nama i našoj državi tretirati ovog čovjeka pošteno.
Bizim için çok önemli. Ülkemiz için çok önemli, Jim. Bu adam adil bir şekilde yargılanmalı.
Zato što je nama ili ih.
Çünkü ya onlar ya da biz hayatta kalacağız.
Možda naučite par stvari o tome kako je nama ostalima.
Geri kalanımız için nasıl olduığuna dair bir iki şey öğrenebilirsin.
Mi kažemo da je nama to lako.
Biz de, bu bizim için kolay diyoruz.
Ja vjerujem da je nama amerikancima zadatak da pomognemo Bengažanima da formiraju slobodnu, demokratsku i prosperitetnu Libiju.
Ve inanıyorum ki, Amerikalılar olarak bizim en önemli görevimiz Bingazi'ye yardım edip özgür, demokratik ve refah dolu bir Libya kurmaktır.
Jasno vam je, naravno, da je nama Židovima svaki vizualni prikaz utjelovljenja Boga najstrože zabranjen.
Elbette "gerçekten" bildiğiniz üzere biz Yahudiler'e Tanrı'nın görsel tasviri katı bir biçimde yasaktır.
Mislim kako je nama potrebna akcija".
Sanırım ihtiyacımız olan şey hareket geçmek
(Video) (Buka gomile) A to je nama, bilo veoma zanimljivo, jer, kao arhitekti, kao inžinjeri, kao dizajneri, uvijek razmišljamo o tome kako će ljudi koristiti stvari koje dizajniramo.
(Video) (Kalabalık gürültüsü) Bu bizim için çok ilginçti, çünkü mimarlar, mühendisler ve tasarımcılar olarak insanların tasarladığımız şeyleri nasıl kullanacağını hep düşünürüz.
Ono što je nama rečeno kao argument protiv napuštanja takvih zemalja jest kako je sudbina žena primarna.
Afganistan'da ayrılmamızı önerenlere karşı kullandığımız ana argümanların başında bu ülkelerde kadınların statüsü geliyor.
Recite nam zašto je nama bitna vaša znanost.
Biliminizin bizi neden ilgilendirdiğini bize anlatın.
Jer nisu bili s nama na ulici i nisu vidjeli razmjenu koja se odvijala između mene i moje publike, razmjenu koja je nama bila vrlo poštena, ali njima nepoznata.
Çünkü onlar bizimle kaldırımda değildi, ve onlar bizim aramızdaki - benim ve kitlem arasındaki - değiş tokuşu göremiyorlardı - bu değiş tokuş bizim için çok adil, onlar içinse yabancıydı.
Ono što je nama zbilja važno jest možemo li smanjiti tu smrtnost?
Asıl önemli olan şu: Ölüm sayısını düşürebilir miyiz?
Ono za što je nama trebalo preko 100 godina, sluzava je plijesan riješila u nešto više od jednog dana.
Bu sistemi geliştirmek bizim 100 yıldan fazla zamanımızı alırken, cıvık mantarın bir günden biraz daha fazla zamanını aldı.
I taj život uživa u trodimenzionalnom postojanju, koje je nama strano.
Bu bu yaşam bize uzak olan üç boyutlu bir yaşam sunuyor.
Ako pogledate Andromedu, koja je nama najbliža velika galaksija, ona je udaljena dva milijuna godina.
En yakın büyük galaksi olan Andromeda'ya bakacak olursanız, o da 2 milyon yıl öncesidir.
Možda vama nije dao pravu vrstu ljubavi, ali nama, dao je nama ljudima pravu vrstu ljubavi, i to je važno.
O bir nevi doğru sevgiyi muhtemelen size veremedi, fakat bizim için, o bir nevi doğru sevgiyi insanlara verdi, bu önemlidir.
I to je nama omogućilo, u stvari, da izvršimo taj plan.
Ve de bu bizim gerçekten planımızı hayata geçirmemizi mümkün kıldı.
Kakobilo, najveća stvar koja je nama nevidljiva je ono što ne znamo.
icat edilen buydu. Herneyse, yani, göremediğimiz en büyük şeyler, hep bilmediğimiz şeyler.
Oni su visoko reaktivni, super-plastični, i autisti su vjerojatno u stanju stvarati i učiti simfoniju koja je nama nezamisliva.
Son derece tepkisel ve super esnek yapilardir, ki; otizm hastalari, bizim inanamayacagimiz bir senfoniyi olusturma ve ogrenebilme yetisine sahip olabilirler.
Stupi k svećeniku koji bude tada vršio službu i reci: 'Priznajem danas pred Jahvom, Bogom svojim, da sam stigao u zemlju za koju se Jahve zakleo našim ocima da će je nama dati.'
O dönemde görevli kâhine gidip, ‹RABbin bize ant içerek atalarımıza söz verdiği ülkeye geldiğimi Tanrın RABbe bugün bildiriyorum› diyeceksiniz.
(47:4) Narode je nama podložio, pogane stavio pod noge naše,
Keşke bizden çalınan zamanı geri alabilseydik. 